Alaçam'ın bir değeri,Mehmet Rebii Özdemir.

Alaçam'ın bir değeri,Mehmet Rebii Özdemir.

Yaşam Yayın: 03 Temmuz 2025 - Perşembe - Güncelleme: 03.07.2025 20:55:00
Editör -
Okuma Süresi: 11 dk.
171 okunma
Takip EtGoogle News

    
        Mehmet Rebii  Özdemir,onu  45 yıldır,-belki biraz daha fazla -tanırım.Aslen Etyemez mahallesindendir.Alaçam'da ''Tapucu Nadir'' diye tanıdığımız Nadir Özdemir amcamızın oğludur.Okullu değil,bizim gibi sonradan değil,alaylı bir gazetecidir.Alaçam'ın bir değeridir.Bizim yaşıtlarımız kendisini gayet iyi tanır da gençlerimiz belki tanımakta zorluk çekebilir.Dün babasının ofisinde çalışırken gördüm.Ondan, tanımayanlara kendisini tanıtmasını,Alaçamla ilgili düşüncelerini ifade etmesini istirham ettim.Teşekkür ediyorum.Bu isteğimi geri çevirmedi.Aşağıdaki  yazıyı kaleme aldı.Hayatını basın camiası içerisinde geçirmiş bir arkadaşımızdır.Halen de bir gazeteci olarak çalışmaya devam etmektedir.Arkadaşımıza  mesleğinde başarılar diliyorum ve yazısını aynen yayımlıyorum.

                                                              ***
    Alaçam’dan Haberler sitesi imtiyaz sahibi gazeteci arkadaşım Şaban Sezgin, Alaçamlıların sesini ülke genelinde yurt dışında duyurmak için sarf ettiği çabayı yakından izlemekteyim.

  Alaçam’ın sesinin duyurulmasına şiddetle ihtiyacı var. Ben bir Alaçamlı olarak yıllarca her alanda olmazsa da fırsat buldukça Alaçam’ın ve Alaçamlıların sesinin duyurulmasına çalışan Alaçamlı bir gazeteci olarak Alaçam’dan Haberler Haber Portalından meslektaşım Şaban Sezgin, benden mesleğimle ilgili olarak bilgi ve birikimlerimi anlatmamı istedi.

   Her zaman olduğu gibi insanlar kendini tanımlarken ya da biyografisini anlatmaya çalışırken, sanıyorum yaşadıklarımı ve ilçem Alaçam’a olan vefamı anlatmam gerekli!

   Ben 1960 yılında Alaçam’da dünyaya geldim. Öğrenim hayatımı İlkokul, ortaokul ve lise dahil olmak üzere Alaçam’da tamamladım. Şartları ne kadar zorladıysam da üniversite eğitimim olmadı. Ancak yıllar yıllar sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinin İktisat bölümünü kazandım. Aslında asıl hedefim Sosyoloji bölümüydü ne yazık ki, İktisat fakültesine kaydoldum. Onu da yüzüme gözüme bulaştırdım. Bütün dersleri verdim ancak Genel İktisat, Genel matematik ve derken genel muhasebe derslerinden defalarca sınava girmeme rağmen geçemedim.  Bu konuda kendime çok özeleştiri verdim ama sonuç alamadım.

    Lise hayatımdan sonra bir eğitim öğretim döneminde 3 farklı köyde o zamanlar Alaçam’a bağlı olan Sarıgöl, Çamalan ve Çepnikaracababa köylerinde 1981-1982 yedek öğretmenlik yaptım. Keşke okusaydım da Sınıf Öğretmeni ya da branş öğretmeni olabilseydim! 

    Alaçam’ın her zaman yanında yöresinde alternatifsiz bir sahibi olmalı diye en baştan ifade etmek isterim. Alaçam’ın dışında hemen 80 km uzağında olsam da her fırsatta Alaçam’da olmaya gayret ettim. Söz konusu Alaçam olunca bende deyim yerindeyse akan sular durur. 

    Alaçamlılara bana göre en çok verimli olduğum yılları soracak olursanız, kesinlikle size 1980 ihtilali sonunda 1981 yılından itibaren 1988 yılının Ekim ayına kadar rahmetli namı diğer sünnetçe Ahmet Özdemir ve babam (Arzuhalci/Tapucu) Nadir Özdemir ile 7 yıldan fazla bir zaman diliminde çalıştık. Önceleri daktilolarda on parmak yazabilmek için uzun zaman kendi kendime daktiloda denemeler yaptım. Sonunda bu işi belgeli yapmam için Halk Eğitim Müdürlüğünün açtığı daktilo kurslarından kısa zaman da 10 parmak daktilo sertifikası aldım. Belgeyi aldıktan sonra Yazıhanede inanın kâğıt bırakmazdım. Gel zaman git zaman Arzuhalci yazıhanemizde, dilekçeler, mahkemelere dava açmalar, en çok da severek yaptığım işlerden birisi Alaçam’da o zamanlar 50 köy var ise 40 köy muhtarı bizimle çalışıyorlardı. O zamanlar nikâh işlemlerini köy muhtarları kıyabiliyordu. Muhtar adına biz evrakları hazırlıyoruz ve muhtara sadece çiftlere soru sormak kalıyordu. O yıllar için de saymadım ama kesin bin kişinin nikâhını kıymışızdır muhtarla birlikte. Hatta fotoğrafçı arkadaşım Kadir Göçmez ile onun Motosikletiyle yine batıdaki köylerden Karaaba ve Sarıgöl köylerinde toplu nikâhlar kıydık. 

   Bu süre de sosyalleşmeye daha da devam ettim. Göçmez fotoğraf stüdyosundan sabah erken saatlerde sözleşmiş gibi gazete bayisinden gidip abone olduğumuz Cumhuriyet gazetesini alır ve satır satır okurduk. Bu süreçte Alaçam’da bazı sesinin duyulması gereken sorunları tespit ettik. Cumhuriyet gazetesinin İstanbul santralinden yurt haberler servis müdürünü bağlamalarını istedik. Yurt haberler müdürü beni hiç bekletmeden o yıllarda Samsun’da yerleşik olan Samsun ve çevre iller sorumlusu Cemil Ciğerim ile görüşmemi söylediler. Cemil Ciğerim’i benim aramama gerek kalmadan kendisi beni aradı ve gazetecilik startını verdim.

    İlk haberim fotoğraf altı imzalı çıktı ama sanki haberim sür manşet çıkmış gibi beni mutlu etti. Çünkü sürekli okuduğum ve okumaktan büyük keyif aldığım yanı sıra bana bir kütüphane olan Cumhuriyet gazetesinin Alaçam muhabirliğine başladım. O yıllarda    Alaçam’dan çok sık değil ama manşet olacak haberleri Alaçam’dan Samsun’a geçtim.

      1988 yılının Ekim ayından sonra gazetecilik yaşamım Samsun’da devam etmeye başladı. Çünkü gazetecilik mesleğinin yanı sıra o zamanlar adı TEK (Türkiye Elektrik Kurumu) Samsun Müesses müdürlüğünde çalışmaya başladım. Çalışırken öte yandan da gazetecilik mesleğimi sürdürmekteydim. 

    Alaçamlıların en büyük gelir kaynağı insanların ekonomik olarak huzur ve refah içinde oldukları Tekel idaresinin kapanmasının ardından ilçemizin bir şekilde arayış içinde olması gerektiğinden o zamanlar OMÜ rektörü olan Prof.Dr. Ferit Bernay ve birlikte çalıştıkları Prof. Ertuğrul Bayraktarkatal, ilçemizde bacasız sanayi olabilecek ve ilçemize ekonomik olarak katkı vereceğini düşündüğümüz bir program açmasını istedim.  Ne yazık ki aldığım yanıt olumsuz olmuştu. 

    O zamanlar hem kamuda çalışıp hem de öncelikle Samsun’da ki Alaçamlılara ve diğer tüm tanıdıklarımdan hem YÖK’e, hem OMÜ Rektörüne, hem valiliğe ve hem de Alaçam Kaymakamlığına olmak üzere her birime ait imza kampanyası başlattım. İmza kampanyam çok büyük ilgi çekti ve insanlar zevkle imzalarını attılar. Toplanan imzaları bizzat önce valiliğe, kaymakamlığa, YÖK başkanına ve OMÜ rektörüne teslim ettim.  

    Kampanyam ses getirdi ve rektör yardımcısı Prof. Ertuğrul Bayraktarkatal ile birlikte Alaçam’a gelerek uygun bir yer arayışı içinde olduk. Sonunda zafer bizimdi. Alaçam’a bir yüksekokul programı açıldı.  

      Tabi Alaçam’ın sorunları bitiyor mu? Bitmiyor!
      Alaçam’ın halen sahibi var mı? Yok! Var diyen olursa çok komik bir söylemle kendisi de kendisine güler geçer. En basitinden zaman zaman ayın organlarında okuyoruz. Alaçam’ın falan köyünde akraba evliliğinden doğan çocuklar ya dilsiz ve sağır oluyorlar, ya da akıl ve ruh sağlıkları bozuk olarak dünyaya geldikleri haberlerini sürekli yazılı ve görsel basında okuduk ve izledik. Bunun daha nice sorunlar var. 

      Bafra Alaçam arasındaki bölünmüş yolda Alaçamlı bütün hemşerilerim çok iyi bilirler gece olduğunda seyahat eden tüm araçlar zifiri karanlıkta yolculuk yapıyorlar. Ancak Bafra’dan sonrasında Trabzon’a kadar, Ankara yolunda bütün orta refüjlerde direkler var ve aydınlatmalar yanıyor. Bu da ne demek oluyor Alaçam’da bu işi kimse önemsemiyor!  

     Böyle böyle sorunlar tespit edilip çözüm yoluna gidilebilir. Ben Alaçam’da yönetici olsam özellikle de yerel bir yönetici olsam, ne A parti derim ne de B parti derim. Herkese görev vermeye çalışırım. Çalışmak istemeyeni de Alaçamlılara soyutlaması için iletirim.  Yani ezcümle Alaçam için hizmet etmesi gerekenlerin en başında seçilmişler gelirler. Seçilmişler onun bunun suyunu kaynatmak yerine seçim bittikten sonra el ele verip Alaçam’ın yararına neler yapabilirizi konuşmalılar ve hayata geçirmeliler.

     Son olarak bir gazeteci olarak haber yapmaktaki kriterlerim neler? 
     Ben yukarıda açıkladığım gibi Alaçam’da ilk yaptığım haberden bu yana kesinlikle haberlerimi muhataplarla taraflarla görüşmeden yapmam. İsterse sür manşet bir haber olsun, dalgalandırma yaratacak bir haber olsun imzamı atmam ve attırmam. Kimsenin özeline müdahale etmem ve öyle de bir hakkım yoktur. Benim tersim düşünen meslektaşlarım yok mu? Hem de çok var. Ama hiç birisi nin başı davalardan kurtulmuyor. 

     Hele hele kendi sitemde elimde eğer delil yoksa arşivime giremiyorsam haberi kesinlikle değerlendirmem. Kendi sitem olan Çağdaş Samsun’da bu ilkelerle haber yapıyorum. Ayrıca ANKA HABER AJANSINDA da haberlerimin hepsi de kayıt altındadır. O nedenle 4 yıla yakın bir zamandır ANKA HABER AJANSINDA her hangi bir sorun yaşamadan haberlerimi yapmaya devam ediyorum.

    Yani demem odur ki, her meslekte olduğu gibi basın camiasında da kulakları çekilecek çok meslektaşımız var. Mesleğin etik görevlerini bir çırpıda silen de çok meslektaşımız var. Ama bunun yanı sıra basın mensubu olarak bütün zorlukları güçlükleri aşarak hayatını ortaya koyarak kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan gazeteci meslektaşlarımız yok mu? Var tabi ki de!  Gazeteci olmak isteyen tüm yurttaşlarıma tavsiyem kesinlikle bir gün gazeteci olursanız öncelikle kaleminizi sevin, sevdirin, yazılarınızı, haberlerinizi ister eğitimli olun, isterse alaylı olun mesleğinizi sevmeden ona aşık olmadan bu mesleğe girmeyin. Çünkü gazetecilik öyle bir tiryakilik ki kesinlikle ne kumara, ne alkole, ne sigaraya benzer gazeteciliğin tiryakiliği. Hiç zorlanmayın kesinlikle bu tiryakilik sizinle mezara kadar gider. Ama severseniz aşık olursanız!

       Bana gazeteci olarak Alaçamlılarla, Alaçam ile ilgili düşüncelerimi neler yapabileceğimizi, geçmişimden günümüze neler yaptığımı soran gazeteci meslektaşım Şaban Sezgin’e teşekkür ediyorum. İyi yayınlar diliyorum. Mürekkebiniz kurumasın!

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.