Eğitimci-Yazar Murat Kaya ile söyleşi...

Eğitimci-Yazar Murat Kaya ile söyleşi...

Eğitim Yayın: 15 Ağustos 2025 - Cuma - Güncelleme: 15.08.2025 23:08:00
Editör -
Okuma Süresi: 13 dk.
130 okunma
Takip EtGoogle News

  


      Murat bey hoşgeldiniz.
      Hoşbulduk Şaban bey çok teşekkürler.
      Nasılsınız,iyimisiniz?
      İyiyim.Dostları gördük daha iyi olduk.
       Alaçam'a tekrar hoş geldiniz Alaçam'ı nasıl buldunuz?
       Öncelikle ben Alaçam'dan Haberler sitesine ve saygıdeğer Şaban Sezgin kardeşime çok teşekkür ediyorum.Milletin müşterek sesini bizimde yazdıklarımızın neşriyatıyla okurla buluşturarak toplumun ve dolayısıyla ülkemizin aydınlanmasına sunduğunuz katkılardan ötürü müteşekkirim Bu konuda emeklerinize saygılarımı sevgilerimi iletiyorum.Alaçamı tabi ben 80 yılında hem öğretmen olarak hem buranın damadı olarak tanıma şansım oldu.45  yıllıkbir özgeçmişim var.Alaçam'ın tarihiyle kültürüyle folkloruyla eğitimiyle,sanatıyla her yönüyle hemen hemen içselleştirmiş bir eğitimciyim.Alaçam tabi şose dediğimiz Sinop-Samsun yoluna doğru biraz binalarıyla yeni işyerleriyle falan  gelişirken işte koymat yokuşu dediğimiz tarafa doğruda tarihi eserlerle  dolu bölgenin biraz atıl durumda kaldığını gözlemliyorum.Halbuki tarihi eserleri geçmişe sahip çıkmak herbirimize değer katacaktır.Tabi gönül ister ki Alaçam da bizim 80 -83 döneminde yaşadığımız canlılık, dostluk, ilişkiler, kardeşlik, komşuluk hukukunun daha ileri boyutlara taşınması gönlün istediği bir noktadır.Tabi o noktada da  baktığımızda Alaçam'ın asli değerleri bir çok kıymetli şahsiyetleri terk-i diyar ederek ahirete göç ettiler.Onları da rahmetle saygıyla anıyorum.Gençlikte iş ve istihdam sorunu yaşadığı için ekonomik gerekçelerle ,tarımda yaşanan sıkıntılar  ekonomide yaşanan sıkıntılarla batıya göç ederek burada köylerde ve kent merkezleride dahil olmak kaydıyla orta yaş ve yaşlı nufus ağırlıklı bir noktaya gelindiğini gözlemlemekteyim.Alaçam daha ileri boyutlara taşınabilecek rezervleri olan, kaynakları olan, yaylalarıyla, dağlarıyla, ormanıyla, üretim zeminiyle daha ileri boyutlara gelebilecek bir kent.Tarihiyle, ayrıca da genç nufusuyla ve dinamikleriyle geçmişten gelen Cumhuriyet sevdası, Laik demokratik cumhuriyete ve Atatürk'e bağlılığıyla, mübadil kültürüyle, buraya gelip Alaçam kültürüyle yoğrulmuş,Alaçamlı olmuş bütün yurttaşlarımızla çok özel bir yer.Ve Geyikkoşan baba türbesiyle Yakakentiyle her yönüyle turizm cenneti olabilecek bir yer.  Fakat son geldiğimde duymuş olduğum Dürtmen yaylasındaki maden araması ülkemizde yaşanan Akbelen'de Kazdağlarında benzeri maden işletmeciliğinin  buraya kadar da sıçramış olması gerçekten çok üzücü. Dürtmen yaylası  bu bölgenin önemli, en büyük coğrafi, hem yayla kültürü açısından, hem köy toplumu açısından, hem kent kültürü açısından çok değerli bu konuda halkın, köylülerin, ilgili olan bütün sorumluların gereken tepkiyi göstererek, böylesine bir kazıya, böylesine bir doğa katliamına dur demesi gerektiğine inanıyorum.80-83 dönemine baktığımda o dönemde Kaymakam İlhan Atış beyle de çok iyi teşrik-i mesailerimiz vardı.Ben Congara'dan (Yakakent,Asmapınar)gelip burada öğretmenler korosu çalıştırıyordum.Köyde yaptığımız bir 23 nisan töreninde Alaçamın bütün bürokrasisi, Jandarma komutanından, kaymakamdan, ilçe milli eğitim  müdüründen, daire amirlerinden, bir köydeki proğramı izleme lütfunu göstermişler.Yani Köye ve köylüye, köydeki eğitim emekçilerine değer verme kültürünü bu gün çok daha bu noktada olduğunu düşünmüyorum.Yani mesela Alaçam'da sadece bir gazete  bayisinin olması Alaçam'ın geçmişiyle çokta örtüşür bir şey değil.Alaçam'ın daha güzelleştiribilecek, daha donanımlı kitabevleriyle kafeleriyle daha coşkun bir, sosyal yaşamıyla daha ileri bir boyuta taşınması gerektiği inancındayım.

         Teşekkür ederim.Aynı zamanda yazarlık yapıyorsunuz.Yayınlanmış olan eserlerinizin bir kısmını ben biliyorum.Belki bilmediğimde vardır.Ayrıca yayınlamayı planladığınız eserler,bunlar hakkındada bilgi verir misiniz?

      Teşekkür ederim. Yayınlanmış ilk şiir kitabım ''Hasretine tutunalım''. Burada tarihimizinde ,ülkemize dair yaşanmışlıkları, dostluklarımızı hicveden ikinci şiir kitabım ''Yüreğimde tutsak sevdam'' ve daha sonra eğitimcilerin ebeveynlerin yararlandığı çok kapsamlı çocuk eğitimi üzerine yayımladığım bir kitabım var.Çocuk eğitimi kitabımın yayınlanmasına ön ayak olan çalıştığım bir özel kurumda eğitim danışmanlığımızı da yürüten rahmetli Doğan Cüceloğlu' nu da saygıyla yad ediyorum.O konuda bir yol ve iz vermişti.Şu anda kendi hayatımı yazıyorum.300 sayfa falan oldu.Çocukluğumdan, gençliğimden, sendikal mücadeleden, öğretmenlik yaşamımdan, kültür sanat edebiyat üzerine yaptığım etkinlikleri kapsayan dolu dolu bir 50 yıllık yaşamımın 66 yaşındayım tarihe iz bırakacak, dünü yarına taşıyacak kapsamlı bir kitap olacak ve üçüncü bir şiir kitabımızda hemen hemen yayına hazır hale geldi. 100'e yakın bir şiir toparlamış olduk.Ayrıca günlük ve haftalık olarak hem kocaeli, hem Gebze, hem Darıca,hem Çayırova, Alaçam'da olmak üzere sayenizde köşe yazıları yazıp toplumsal sorunlara ışık tutmaya çalışıyorum.Bu çerçevede öğrenerek öğreniyoruz.Öğrenerek öğretiyoruz.Yaşamın içerisinde öğrenci, yaşam paydaşlarımıza da dilimizin döndüğünce birikimlerimizi paylaşarak  değer katmaya çalışıyoruz.

       Murat bey yıllardır eğitimcilik yaptınız.öğretmenlik yaptınız.Tecrübeleriniz bir hayli fazla Alaçamın öğretmenlerine neler tavsiye edersiniz?.

     Çok teşekkür ederim.Öğretmenlik hayatı örgütlemektir.Öğretmenlik geleceğe ışık tutmaktır.Öğretmenlik öğrenerek yol almaktır.Ben 26 yıla yakın  devlette, 15 yıl 3 ayda özel okulda hem idarecilik, hem öğretmenlik yaparak ülkemin çocuklarına hizmet ettim.Elbette bizim rehberimiz, Türk Milli Eğitimin amaçları ışığında, Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş bilimsel temelde ''kamu için eğitim'' savunusuyla toplumu yarınlara en gönençli şekilde taşımaktır.Öğretmenlik sınıfta başlayan, sınıfta biten bir kavram değil.Öğretmen alışveriştede öğretmendir. sürücü  olduğunda da öğretmendir, tarlada tabanda köyde kasabada kentte hayatın, her alanında yol gösteren rehberdir.Bunun için Öğretmenlerimizin bilge kişiliğe erişimi çok önemlidir. Kendilerini güncellemeleri sadece ülkemiz müfredatı ve mevzuatı hakkında değil,dünyada olup biten iyi örneklerden kendi sınıf çocuklarına yol göstericiliğe dönüşen birikimlere erişim için çaba göstermektir.Şöyle tanımlamakta yarar var.Rahmetli Doğan Cüceloğlunun ifadesiyle sınıfa girdiğinizde sınıfta oturan öğrencilerin sadece birer isimleri olduğunu düşünmeyiniz.Onlar önce birer candır.Örneğin Ali ve Ahmet.Önce Alinin ve Ahmet'in canı vardır.Bir cana hitap ettiğinizi unutmayınız.sonra Ali ve Ahmet onların  o sınıftaki yoklama defterindeki isimleridir.Öğrencinin öğrenmeye açık bir varlık olduğunu her yönüyle yarını yöneteceğini ve bunu Mustafa Kemal, TBMM' ni çocuklara emanet ederken ''Cumhuriyetimizin sahibi Türk gençliğidir'' derken bundan daha büyük bir yol alış yoktur.İşte bu yol önderliğinde, Mustafa Kemal ülküsüyle Türkiye Cumhuriyetini ebediyeten, yaşamımız boyunca var etme mücadelesinde bu ahlakı, bu terbiyeyi, tarih bilinciyle, kültür bilinciyle, dil birliğiyle inkişaf etmek lazım.Öğrencilerimizin okuma kültürünü geliştirirken anne babalarında okuma aşkını geliştirmekte yarar olduğunu düşünüyorum.Bunu yapacak  ve başaracak olan yine öğretmenlerdir.Öğretmenler elbette şu anda ülkemizde birçok özlük sorunu ekonomik sıkıntılar yaşamakla beraber bu ülkenin geleceğine pınar olan, bu ülkenin geleceğine ışık olan tek varlıklardır.Ve ''eseri üzerinde imzası olmayan tek meslek sahibi öğretmenlerimizdir'' denirken bu gerçekten önemlidir.Ve yine Mustafa Kemal diyor ya ''Toplumların uygarlık düzeyi öğretmenlere verilen değerle ölçülür.''Elbette öğretmenlere mutlak hakettikleri değer sadece ekonomik olarak değil,sosyal, kültürel, insani ölçeklide donanımlı olmalıdır.Öğretmen bir ekip parçasıdır.Öğretmen bir paydaştır.Okul idaresiyle, çalışma arkadaşlarıyla her zaman uyumlu ,onlara yol gösteren, onların fikirlerşine ve farklılıklarına saygı duyan kendi değerlerini merkeze koymadan ''Biz'' kültürü içerisinde ''Ben''i ni koruyan ama bir aile kültürüyle yol gösterici olan bir rehber olduğunu öğretmen arkadaşlarımızın  unutmaması gerektiğini söylemek isterim.

     Geçmişte Anadolu topraklarında yaşamış gönül insanlarımız var.Yunus Emre,Taptuk Emre,Mevlana,Hacı Bektaş-ı Veli... Bunların fikirleri Anadolunun türkleşmesine ve müslümanlaşmasına çok büyük hizmetler yapmıştır.Günümüze geliyoruz.Günümüzde siyaseten bir takım insanların düşmanlaştırılması şeytanlaştırılması ve dolayısıyla toplumda bir takım insanların birbirlerine karşı kin ve nefret duyguları içerisinde olması hususunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

       Elbette Anadolu müslümanlığı insanlığın mayasıdır. Yani şeyh Bedrettin diyor ki ''Yar yanağımdan gayri her şey ortaktır.''Bu felsefe yeryüzünü aydınlatacak temel argümandır.Mevlana hazretleri diyorki ''kim olursan ol yine de  gel.''Bundan daha büyük barışcıl anlayış olabilir mi?Hacı Bektaşi Veli diyor ki,''Eline, dilinebeline  sahip ol.''Yani yurduna, diline, geçmişine sahip ol derken ve ''kadınlarınızı okutunuz'' ifadesiyle de toplumun hemen hemen dünyada ve ülkemizde yarım kesimi olan kadınlarımıza saygının edebin ahlakın yolunu açıyor.Yunus Emre taa yüzyıllar öncesinden Türkçe yazıyor  türkçe düşünüyor türkçe okuyun diyor yani Karamanoğlu Mehmet Beyin ''Bundan gayri mecliste, tarlada, tabanda, türkçeden gayri bir şey konuşulmasın'' derken dilin ehemmiyeti üzerinde duruyor.İnsan, sevginin muhabbetin hamurudur.İnsanın içerisinde eğer kin, haset, garez, oluşur ise toplumsal dayanışma toplumsal birliktelik o milli şuur dediğimiz kavram alt üst olur.Oysa biliriz ki aynı anahtarla farklı kilitler açılmaz.Hayat farklı kilitlerin bulunduğu bir argümandır.Aynı anahtar, benim dediğim doğruya evrilir ki bu ego'yu,nobranlığı kendi merkezi üzerinden dünyayı dizayn etmeyi getirir.Bu bir sakat anlayıştır.Farklılıklarımız zenginliktir.Elbette yeryüzünde her insan, her toplum, her  ulus, aynı şeye şehadet etmiyor fakat şunu bilmeliyiz.İnsanın hamuru insanlık için, hizmet içindir.İnsanlığa hizmet etmeyen hiçbir yaklaşım, hiç bir siyaset, hiç bir ideoloji doğru bir yaklaşım çizgisinde değildir.Bunun yolu yordamı da dünyanın nimetlerini bütün dünyadaki milletlere insanlara yeteceğini bildiğimiz halde, Gazze'deki işgale,Gazzedeki çocukların açlığına susuzluğuna, orada, Filistinde yaşananlara sukut eylemek dilsiz şeytanlıktır.Bu vesileyle dünyadaki emperyalizminin ve israil siyonizminin yeniden dizayn ettiği bir ortadoğunun yakın komşusuyuz.Akıllı, şuurlu, bilinçli olmalıyız.Bakın Mustafa Kemal iki kurum kuruyor.Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu.Niçin kuruyor?Tarihini bil,dilini öğren diye.Eğer dilimizi iyi bilmiyor isek ,tarih bilincimiz yok ise,yarına evrilemeyiz.Az önce Alaçam şiirini ifade ederken şunu söylemeye çalıştım.Taa miletlilerden cumhuriyete yüzyıllar geçmiş, Cumhuriyeti yarın daha ileri boyutta, daha demokratik, daha insancıl, daha adil, daha hukuki , insan haklarına saygılı bir hale getirmediğimiz müddetçe birileri palazlanır.Ama millet yok olur.Bu millet yok olursa doğasıyla, çevresiyle, tarlasıyla, tabanıyla, üretimiyle, alın teriyle yok olursa, hepimiz yok oluruz.Çünkü aynı gemideyiz biz.Gemi batar  ise hepimiz batarız.Yok benim keyfim yerinde ,bana ne komşumdan derseniz, o zaman kendine müslümanda diyemezsiniz.Ne diyor.Komşun aç yatarken kendin tok yatma.O zaman neyin insanıyız biz.İnsan olmak tüm insanlığa hizmeti zorunlu kılar.Bu bizim islamiyetimizin Anadolu fıtratında da var.İndirilen Kuran'a bakınız Mustafa Kemal Elmalılı Hamdiye 50.000 tane türkçe mealini yaptırıyor.Niçin yaptırıyor?50.000 tane yaptırıyor ve bunu topluma nakşediyor.Biz dinimizi de bilmiyoruz,tarihimizi de bilmiyoruz.Kültürel kodlarımızı bozduk.Haseti ,kini, garezi ,çıkarı, riyayı, yalanı, dolanı, talanı öne çıkardık.Ne oldu?Nerede ne kazandık?Bu vesile ile herkes şapkasını önüne koyup, elini vicdanına getirerek şunu söylemelidir.Sen iyiysen ben iyiyim.Komşum iyiyse ben iyiyim.Eğer komşumda aç yatan bir çocuk varsa, benim tok yatmam haramdır.Bu ülkenin kaynakları, Türkiye Cumhuriyetinin varlığı, devlet geçmişi ve inkişafı Türk ulusuna yeter, artar bile. Ve dünyaya örnek olan geçmişimizi yarınlara taşımak bizim en temel insani görevimizdir.

    Saygıdeğer hocam bizleri aydınlattınız Teşekkür ediyorum.
     Ben teşekkür ediyor,Alaçam'a sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.