Eğitim ve Gelecek (7)
Eğitim ve Gelecek (7)
Murat Kaya
-
"Çocukluk, insanın anavatanıdır “diyor, Doğan Cüceloğlu...
Freud ise, “Mutlu ve sağlıklı yaşamanın anahtarı, sevmek ve çalışmaktır. “diyor.
Herkes, yaşamının yolcusudur.
Önemli olan yaşam yolculuğunda, ne kadar kendimiz olarak yol alabiliyoruz.
Ne kadar kendimiz olarak yol alırsak kadar yaşamımıza anlam katıyoruz.
Buda doğum öncesinden-doğuma, doğduğumuz günden yaşadığımız her güne etki eden-değer katan yaklaşımlarla yapılanır. Dolayısı ile "anlamak, sevginin başlangıcıdır. (B.Spınoza)
Bundan dolayı ailede, çocuk yetiştirmeye dönük, hangi eğitim ve kültürel ortamın olduğu, anne-babanın, çocuk eğitimine yönelik donanımı en önemli temeldir.
Bütüncül olarak bu toplam değerler içinde ve üzerinde çocuğun kişiliği, geleceği inşa olur.
Ailede küçük yaştan itibaren çocuk sorumluluk almalıdır. Çocuğun yapması gerekenleri; aile, asla yapmamalıdır.
Çocuk; yaparak, yaşayarak, deneyip, sınayarak yol almalıdır.
Çocuğun yaşam yolculuğunda destek durmak başka onun adına işini yapmak başkadır. Çocuğun işini kolaylaştırarak; yarının zorluklarında çocuğumuz yok ederiz. Onun içindir ki birey, sorunun parçası değil çözümün paydaşı olmalıdır.
Ne söylediğimizden ziyade nasıl söylediğimiz ve nasıl davrandığımız önemli, değerlidir.
Çocuğun sorumluluklarını onun yerine getiren aile, okul çocuğun geleceğini yok eder.
Kolaycılığa alıştırılan bireylerin, üretmek, düşünmek, mücadele etmek, emek vermek gibi derdi olmaz.
da oluşan haksızlıklara ve hukuksuzluğa elbette sesi çıkmaz, çıkarmaz.
Bazı insanlar, kendilerini görsünler diye dağa çıkarken, bazıları dünyayı görmek için çıkarlar...
Dünyayı en geniş anlamda ve bilinçle idrak etmek gerekir.
Kendimiz olmadan yaşamın anlamı olur mu?
için her birey, kendini keşfetmeye, kendine yolculuğa emek vermelidir.
Kim olduğumuzu bilmek kadar kim olmadığımızı da bilmeliyiz. İlginç olan nedir bilir misiniz?
Yıl 1930/Mustafa Kemal: "İstikbal Göklerdedir." der.
bir vizyondur.
yılında ilkokulda okurken biz,1.sınıfta alfabe kitabımız vardı. Fişlerimiz ve kitaptan "Uyu, uyu yat uyu! “diye yazıp okurduk.
"Ali, Ata bak."vb.1965 yılı MEB’inin da vizyonu bu olsa gerek.
Atatürk, oysa 35 yıl önce geleceği işaret etmiş.
Niye uyuyup, yatayım niye ata bakayım denmemiş... "Ali, gökyüzüne bak." dense olmaz mıydı?
Masal ve ninnilerimiz de öyle değil mi?"
"Dandini, dandini dastana; danalar girdi bostana!"
"Uyusun da büyüsün, tıpış tıpış yürüsün.!"vb.
Şimdi bu yaklaşımlarda "vizyon-hedef-amaç-ufuk-değer katmak var mı"?
Sonrada diyoruz ki çocuklarımız; sorgulayan, araştıran, inceleyen, özgür düşünebilen olmalıdır.
Nasıl olacak peki?
Gündelik sorudur deriz ki "bu yol nereye gider? "
Yol, bir yere gitmez sabittir.
BİZ NEREYE GİTMEK İSTİYORUZ?
Bütün mesele budur...
Biraz isterseniz çevremize bakalım...
57 İslam ülkesinde 1,7 milyar nüfus var.
Okur-yazarlık ortalama %40 civarında.
Ve çoğunluğunda saraylı sultanlar saltanatlarını sürdürüyor.
İyi de KABE'nin yanında YEMEN halkı açlıkla baş başa...
Bunlar Müslüman değil mi?
Hani "komşun aç yatarken tok yatan bizden değildir. “dinin mensubuyduk.
Hani "İlim,Çin'e de olsa ara bul. “denmiyor mu?
Yaradanın ilk emri OKU değil mi?
Niye okumuyoruz?
Niye yoksulluğa son vermiyoruz?
Niye insanlık ve tüm canlılar için; adaletli, hakça, eşit yaşamı hayata geçiremiyoruz?
EĞİTİM MESELESİDİR.
Fakat nasıl bir eğitim?
Kimin için eğitim?
Nasıl bir bur dünya için eğitim?
Nasıl bir insan eğitimi?
Özcesi; eğitim, insanın ve insanlığın mutluluğu için olmalı, İNSAN, eğitim için değil...