Eğitim ve Gelecek (11)
Eğitim ve Gelecek (11)
Murat Kaya
-UNICEF'in 2021 "Dünyanın Çocukları Raporu”; çocukların akıl sağlığı teması ile yayımlandı. Raporda; ebeveynlere hem kendilerinin hem de çocuklarının akıl sağlıklarını korumaları için öneriler mevcut. Günümüzün en temel problemi, duygusal ve sosyal olgunluk yetmezliğidir.
Çocuklarda"duygusal ve sosyal zekâ yetkinliği üzerinde durmak gerekir.
Bundan dolayı çocuğun bağımsızlığını ve merakını desteklemeli, yüreklendirmeliyiz.
Çocuğun kendini ve dışındaki dünyayı keşfini yüreklendirmeliyiz.
Bu felsefenin mayası, topraklarımızda mevcuttur.
Hoşgörü, sabır, iyi dinleme, uygun dille iletişim esastır.
Anadolu'da bu temel yaklaşımın mayasına
Örnekler:
Şeyh Edebali (1206/1326 "Ananı, atanı say, bereket büyüklerledir. “der.
Mevlâna:(1207/1273) "Kim olursan ol, yine de gel." "Okumak istersen, önce kendini oku. “der.
Şeyh Bedreddin der ki (1358/1416):"Yar yanağından gayri her şeyimiz ortaktır. “der.
Emre (1238/1328) "İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır. "der.
Karamanoğlu Mehmet Bey'in buyruğu ile 1277'de Türkçe resmi dil ilan edilir. Fakat Osmanlı Döneminde Türkçe göz ardı edilmiştir.
Niçin?
Anadolu tarihinin temelinde varılan mayayı, BAĞIMSIZLIK meşalesine dönüştüren Mustafa Kemal: "Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esarete ve sefalete terk eder. “diyor...
Onun içindir ki yaşananların, olayların temel kaynağı EĞİTİME BAKIŞ AÇISINDADIR...
Aile yapısı, eğitimi, kültürü, ekonomisi çok önemli ve değerlidir.
Demokratik aile ortamında yetişen çocuklar; kendine, çevresine, doğaya, evrene, hayvanlara sevgi dolu, saygılı, sınırlarını bilen, yaratıcı, aktif, fikirlere saygılı, özgür düşünceli olurlar.
Ve kişilikleri dengeli, sorumluluk bilinci gelişmiş, iş birliğine açık, duygusal, sosyal açıdan dengeli, mutlu bireylerdir.
Kim böyle çocuk istemez?
Bu düzeyde çocuk yetiştirmek için ailede demokrasi gerek.
Peki kimler demokratik aile yapısına sahiptir?
Bu konuda ciddi emek vermeliyiz.
Tutarsız anne-baba tutumu mu?
İlgisiz anne-baba tutumu mu?
Aşırı koruyucu anne baba tutumu mu?
Aşırı hoş görülü anne-baba tutumu mu?
Mükemmeliyetçi anne-baba tutumu mu?
değil çünkü bunların her biri kendi içinde sorunludur.
Bizler nasıl bir aile yapısında yetiştik?
Bizim hasıl bir aile yapımız var?
Tüm yönleriyle ele alarak düşünmeli, tartışmalı, değerlendirmeliyiz.
Cüceloğlu der ki, Anne-babalık YAPMAK, öğretmenlik yapmak başka; anne-baba, öğretmen OLMAK başka donanım gerektirir.
Anne çocuğunu emzirirken annelik yapar. Ama emzirirken çocuğu ile göz göze gelip, sevgi bağı kurup, konuşarak ilgi yaratır ise anne OLMAK aşamasına geçmiş olur.
Öğretmen de sınıftaki öğrencilerine önce CAN sonra öğrenci diye bakmazsa öğretmenlik YAPAR...
OLMAK başka bir boyuttur.
İnsan CAN-CANA ilişkinin eseri olup gelişimi de buna bağlıdır.
Bakınız teknolojinin esiri olan insanlık; CAN-CANA ilişkiden; CAM-CAMA ilişkiye evrildikçe İNSANSIZLAŞTIK...
Unutmayalım ki iletişim de kelimeler %7, ses tonu, ifade biçimi %38, Vücut dili %55 etkilidir.
Çocuğu yetiştirirken ve eğitirken ailede-okulda- yaşamda-devlet yapısında hangi kültür zemini üzerindeyiz.
KORKU kültürü mü?
SEVGİ kültürü mü?
Korku kültürü; denetim odaklı olup, insanlık tarihi kadar eskidir.
Yani güçlü olan dediğini yaptırır.
Denetle gözünü korkut.
Bu kültür zemininde; makam sahibi bilir, diğerleri yapar?
Anne-Baba bilir, çocuk yapar.
Öğretmen bilir, öğrenci yapar.
Müdür bilir, öğretmen yapar.
Devlet bilir, millet yapar.
Bu ilişkiler zincirinde, icat bilim, gelişme, özgür düşünce üretilemez.
SEVGİ KÜLTÜRÜ; gelişim, girişim odaklıdır.
Bu kültür zemininde, yaşam ekip işidir. İlişkilerde insan ve insan onuru vardır.
İnsan, gelişir ve ilerler.
Değerlere güven esastır.
Gelişim odaklı sevgi kültüründe İNSAN ve CAN vardır.
İç tanıklığa önem verir.
Denetim odaklı korku kültüründe makam- mevki vardır.
Dış tanıklığa önem verir. Düşünelim her birimiz hangi kültürün ürünüyüz?
Ve yine düşünelim yaşamımızda; hangi kültür zemininde ilerliyoruz?
Yaşadığımız dünyada hangi kültür egemen ve neden?
İnsanlık, insanın varoluşunda bulunan can-cana, insan erdemli, SEVGİ KÜLTÜRÜNÜ gökkuşağı yapmadıktan sonra günümüzde her alanda yaşanan; zorluk ve zorbalıklar devam edecektir.
Önce kendimizden ve ailemizden başlamalıyız.